Baş Ağrısı Her insanın hayatında bir defa dahi olsa, baş ağrısı çekmiş olması muhtemeldir. Kendimizde veya çevremizde en sık karşılaştığımız sağlık problemlerinden biridir. Baş ağrılarının çeşitli türleri bulunmaktadır. Bazen ciddi bir problemin habercisi olabileceği gibi, bazen de sadece gün içerisindeki stresten, heyecandan kaynaklanabilir. Baş ağrısı, başın herhangi bir noktasında başlayabilir ve daha sonrasında kafa derisine veya yüze de yayılabilir. Baş Ağrıları İki Gruba Ayrılır
Primer Baş Ağrıları Migren Migren tipi baş ağrısının sebebi henüz bilinmemekle birlikte genetik ve çevre faktörlerinin neden olduğu düşünülmektedir. Migren, beyindeki damarların çeşitli tetikleyiciler yüzünden genişleyip tekrar daralmasıyla ortaya çıkan bir tür baş ağrısıdır. Kan dolaşımındaki bozuklukların ve ağrı sinyallerin iletiminde rol taşıyan trigeminal sinirlerdeki bozuklukların da migrene yol açabileceği düşünülmektedir. Serotonin ve diğer ağrı ile bağlantılı bulunan kimyasallardaki düzensizliklerin migrene yol açabileceği araştırmalar ile ortaya koyulmuştur. Migren atakları sırasında serotoninde belirgin düşüşler gözlenmiştir. Serotonindeki bu düşüş, trigeminal sinirinin "nöropeptid" ismi verilen bir molekülü salgılamasını tetikler. Nöropeptidler ise beyin zarına ulaştığında migrene yol açmaktadır. Stres, uykusuzluk, açlık, sinir, depresif duygudurum ve çikolata gibi bazı faktörler de beyne migreni tetikleyen sinyaller gönderir. Gerilim Tipi Baş Ağrısı Boyun, ense ve kafa derisini kapsayabilen baş ağrısı türüdür. Genel olarak ağrı boyun kısmından başlar ve öne doğru yayılır. Boyun, omuz, kafa veya çene kaslarının gerilmesi gerilim tipi baş ağrısının sebeplerindendir. En sık karşılaşılan bu baş ağrısına depresyon, anksiyete (kaygı), başın zedelenmesi gibi durumlar sebep olmaktadır. Uzun süre başın sabit kalması, uzun süre masa başında veya bilgisayar başında çalışmak gibi aktiviteler de gerilim tipi baş ağrısını tetiklemektedir. Diğer nedenleri olarak da aşırı yorulmak, uykusuzluk veya kötü uyku pozisyonu, halsizlik, sinüzit ve göz yorgunluğunu sayabiliriz. Ergenlik Dönemi Son zamanlarda yapılan bazı araştırmalarla 12-18 yaş arası bireylerin çoğunda gerilim tipi ve migren tipi baş ağrılarının sıkça varlığı saptanmıştır. Hormonal değişikliklerle birlikte hem ergenliğin verdiği psikoloji hem de çevresel ilişkilerin değişimi gençlerde oluşan baş ağrılarına yol açtığını göstermiştir. Küme Tipi Baş Ağrısı Küme tipi baş ağrıları genellikle ani olarak başlar ve baş ağrısını çeken kişiyi uykudan uyandıracak kadar şiddetli olabilir. Ağrı gün içerisinde birçok kez görülebilir ve aylarca sürebilir. Bunun ardından ağrı kaybolur, aylarca ortaya çıkmaz. Küme baş ağrılarının sebebi bilinmiyor olsa da bu ağrının da yine migrendeki gibi serotonin salgısıyla bağlantısı olduğu düşünülmektedir. Serotonin ve histamin salgılarının ani salınımı küme baş ağrısına neden olabilir. Parlak ışıklar, yüksek basınç, sıcaklık ve yorgunluk gibi etmenler tetikleyici unsurlardır. Diğer türlere göre daha az görülen bir ağrı türüdür. Sekonder Baş Ağrıları Sekonder baş ağrıları, daha önce bahsettiğim gibi vücuttaki veya beyindeki farklı hastalıkların belirtisi özelliğini taşımaktadır. Daha önce hiç yaşamadığınız kadar şiddetli bir baş ağrısı yaşıyorsanız, sık sık tekrar ediyorsa, enseden başlıyorsa ve aniden gelişiyorsa detaylı muayene gerektiren, sekonder baş ağrılarına sahip olduğunuzu gösterir. Bunlarla birlikte bulantı, kusma, bilinç bulanıklıkları, görme bozuklukları gibi şikâyetlere de sahipseniz hiç zaman kaybetmeden bir doktora görünmelisiniz.
Sekonder baş ağrılarına neden olabilecek bazı hastalıklardır. |
Savat
12 Temmuz 2024 CumaMigren tipi baş ağrılarının sebebi tam olarak bilinmiyor ama genetik ve çevre faktörlerinin etkisi var mı? Bu tür baş ağrıları sırasında gerçekten de serotonin seviyesi düşüyor mu?
Cevap yazAdmin
12 Temmuz 2024 CumaMerhaba Savat,
Migren tipi baş ağrılarının tam nedeni gerçekten de kesin olarak bilinmiyor. Ancak, genetik ve çevresel faktörlerin büyük bir rol oynadığı düşünülüyor. Ailede migren öyküsü olan kişilerin migren yaşama olasılığı daha yüksek. Ayrıca, hormon değişiklikleri, stres, belirli gıdalar ve çevresel uyaranlar gibi faktörler de tetikleyici olabilir.
Serotonin seviyelerine gelince, evet, migren sırasında beyindeki serotonin seviyelerinde değişiklikler meydana geldiği biliniyor. Serotonin, beyindeki kan damarlarının daralmasını ve genişlemesini etkileyen bir nörotransmitterdir. Migren atakları sırasında serotonin seviyelerinin düştüğü ve bunun da ağrıyı tetikleyebileceği düşünülmektedir. Bu nedenle, migren tedavisinde serotonin seviyelerini dengelemeyi hedefleyen ilaçlar kullanılmaktadır.
Umarım bu bilgiler sorularınıza yanıt olur. Geçmiş olsun.
Sevgiler,